23 Kasım 2010 Salı



Bir ekim günü küçük bir tekne dalgalandırdı durgun sularını istanbulun. Küçük tekne durakladı ve göz attı etrafa...  Kayalıklarda bekleyenini gördü, rüzgarla savrulan deniz saçlarını ıslatmıştı kızın belli ki uzun zamandır bekliyordu.  Alıp başka denizlere götürek için tekne yavaşça yaklaştı kıza ama kız gözlerini ayırmadı sudan...ve beklemekten sıkılan küçük tekne tekrar suları yararak yolcusunu almadan, sisin içinde kalboldu...

20 Kasım 2010 Cumartesi

Öğrenmek Güzeldir...

TED konferansları her sene Oxford da düzenleniyor. Dört gün boyunca farklı alanlarda uzman kişiler 18'er dakika konuşuyorlar. Değişik konularda farklı bilgiler edinmek istiyorum ben bilgiye açım diyorsanız kaçırmayın.... Tabi ki Oxforddaki konferans ücretli ama daha güzeli var http://www.ted.com/ da bütün konuşmaları online ve ücretsiz olarak izleyebilirsiniz,  hem de türkçe alt  yazıyla birlikte...   
ps. özellikle Derek Sivers'i dinlemenizi tavsiye ederim...                         

19 Kasım 2010 Cuma

Ey insan içindeki öküze "oha" de!..

İçinizdeki öküze "oha" diyin...  Bir Bülent Akyürek kitabı…
Bir kitap çıktı karşıma ve bir hafta sonu boyunca dilimden de elimden de düşmedi. 2008 basımı kitap döneminde çok konuşulmuş ama duymayan versa diye ben gene de konuşma gereği duydum. Akyürek kendi deyimiyle cem yılmaz ve aziz nesin tarzı olduğunu düşündüğü ama bariz laubali bir dille yazdığı kitabı, eğer kaldırabilirseniz sizi çok eğlendiren bir kitap ama dikkat edin sinir krizinde de sokabilir…(bu arada aziz nesinin cümle sonlarında gülücük işareti koyduğunu bilmiyordum). Bu kitap kişisel gelişim kitaplarına karşı çıkarılmış bir kişisel gerileyiş kitabı. Gerçekten inanarak okursanız kişisel bir gerileme söz konusu olabilir.
Sanattan, buzdolabına kadar ne kadar konu varsa her şeyle ilgili söylediği bir şeyler var ve bunu yaparken kendince kur’ an ayetlerini çarpıtarak insanı dinden soğutmak için elinden geleni yapıyor.
Uzun yaşamak ve sağlıklı kalmakla ilgili çeşitli fikirleri de var, kadının yerinin yatak odası olduğunu sürekli vurgulayan yazar kadınların sabah spor yaparken komik duruma düştüklerini söylüyor. Kadınlar yatakta erkeklerine sırtlarını dönerek uyuyor numarası yapmak yerine sevişselerdi zayıflarlardı diyor. Sporla ilgili söyledikleri burada bitmiyor engellilerin spor yapmasıyla ilgilide fikirleri var. Engellilerin spor yaparken kendilerini komik duruma düşürdüklerini düşünüyor. Tekerlekli sandalyede basketbol, futbol oynayacaklarına tanrı bana bunu uygun görmüş diyip yerlerinde oturmaları gerektiğini düşünüyor.
Beyefendinin internet ile ilgili dedikleri çok ilgi çekici, internetin masum çocuklarımızın odasına kerhane getirmekten başka bir işe yaramadığını bunun faturasını da babamızın alın teriyle ödendiğini söylüyor ve kendi fikrini ekliyor bence internet olan eve melek girmez!
Bence Bülent bey insanı Müslümanlıktan soğutmak için gönderilmiş bir misyonerJ
Ps. sosyal olmayın sosyal olan insan ya pezevenk ya hayat kadını olurmuş…

5 Kasım 2010 Cuma

Uyanın, Çünkü Kötü Düşler Görmektesiniz!


Uyanın, çünkü kötü düşler görmektesiniz!
Uyumayın, çünkü korkunç yaklaşıyor.
Bulur seni de, kan dökülen yerlerden çok uzakta olsan bile,
rahatsız edilmek istemediğin ikindi uykularında
gelir bulur seni de.
Bugün değilse yarın,
hiç kuşkun olmasın.
“Ey tatlı uyku
kırmızı çiçekli yastıkta,
Anita’nın üç haftada işlediği, yılbaşı hediyesi yastıkta
ey tatlı uyku,
kızartma yağlı da taze ise sebze.
Uykuların eşiğinde hatırlanır dün geceki filmde
“Haftanın Olayları”: Hamursuz’da kesilen kuzular, uyanan doğa
Baden-Baden’de açılan kumarevi,
kayık yarışlarında Cambridge, Oxford’u üç boy farkla yendi..
yeter zihni oyalamaya bunlar.
Ey bu yumuşak yastık, ekstra kuş tüyleri!
Unutulur üstünde dünya dertleri, örneğin şu haber:
Çocuk düşürten sanığın sözleri, kendini savunurken:
Yedi çocuklu bu kadın bana geldi, kucağında emzikteki
Ne bez, ne kundak, gazeteye sarmıştı.
Ne yapalım, mahkemelik işler bunlar, değil bizim işimiz.
Hem elden ne gelir, birinin hayatı çetinse ötekinden.
Ve torunlarımız savaşsın yarınlarla.”
“Ah, hemen de uyudun mu? Aman, uyan, dost!
Bak, dikenli tellerle çevrilmiş çevren, yüksek gerilim
Ve dikilmiş nöbetçiler.”
Hayır, uyumayın, dünya düzencileri durmadan çalışırken!
Güçlerinden kuşkulanın, ki biz sizin için edindik bu gücü, derler.
Bırakmayın, kalpleriniz boş olmasın, boşa çıksın hesapları!
Havacıva şeyler yapın, şarkılar söyleyin, sizlerden umulmayan şarkılar!
Dayatın, kum olun dünya dişlilerinde, yağ olmayın!

Günter Eich

Çeviri: Behçet Necatigil
Illustrator Meinert Hansen

2 Kasım 2010 Salı

Eskişehir de muhallebi yemek...



29 ekim tatilini fırsat bilip eskişehire gitmeye karar verdim benim için eskişehir barları ve öğrencileriyle ünlüydü ama birşeyi daha varmış öğrendim su muhallebisi... Tren de 10- 15 kişilik bir teyzeler grubu vardı ister istemez tabi muhabbetlerini dinlemek zorunda kalıyorsunuz. Eskişehir planlarında tabi ki barlar sokağı olmadığından mazlumlar diye bir muhallebiciye kesin gitmeleri gerektiğini söylüyorlardı. Yolculuk psikolojisi zaten sürekli aç olduğum için muhallebi hayalleriyle zar zor bitirdim yolculuğu. İner inmezde arkadaşlarımı da yanıma alıp Haller Gençli Merkezindeki muhallabicimize gittik. Su muhallebisinin görünüşü bana Adana'da ki bicibiciyi hatırlattı ama tadı ondan kat kat güzel... Mazlumlar su muhallebisiyle ünlü ama krem karamel ve ekmek kadayıfı da mükemmel. Eğer yolunuz hallere düşerse yemeden çıkmayın derim....

28 Ekim 2010 Perşembe

Bütün Gün Esneyen Prenses

Bütün gün esneyen prenses için, altın taçlı kral her çareyi düşünür. Karnının aç olacağını ‘bu yüzden mi esniyor acaba’ diye düşünüp İtalya’dan dondurma, Tayland’dan çekirge kızartması getirtir, işe yaramaz. Uykusu mu var acaba diye düşünür, kuştüyünden yataklar hazırlatır, onu eğlendirmesi için sarı fil getirtir, hiç biri işe yaramaz. Prenses esnemeye devam eder, esnemek bulaşıcı olduğu için kral, kraliçe ve bakanlar, hatta bahçıvanın kedisi ile köpeği bile hep esner. Prenses bir gün gezintiye çıktığında uşağın oğluyla arkadaş olur ve onunla bir prensesin oynaması yasak olan oyunların hepsini oynar. Esnemesi geçer. Artık kral, kraliçe ve bakanlar hatta bahçıvanın kedisi ile köpeği bile esnemiyordur.....
Bütün Gün Esneyen Prenses - Carmen Gil / Redhouse Kidz